9 Temmuz 2013 Salı

2. Makale : Nefs'in Hakikati ve Arınma

Var olan her şeyin bilindiği, sırlarının en temiz aynası, kirletilebilme imkanı bulunmayan bilinç seviyelerinin öğretmeni, Varlık Hazinesinin anahtarı ve en değerli mücevheri olan Rasulallah'a selam olsun. Hiç şüphesiz O'nun değerini bilmek kendisi için bile imkansızdır. Allah'ım Rasulünün bildiği isimlerinin tamamı ve Rasulü'ne bildirdiğin tüm kelimler adedince O'na bizim adımıza salat ve selam gönder ve bu mananın özetiyle anlayışımızı arındır, genişlet.

Nefsin tamamı Allah'ın kendisini anlattığı sırlarını ifade eden kelimeleridir.  Nefs, Hakk'ın forma bürünmüş isteğidir. Nefs Hakk'ın kendini bilme isteğinin açığa çıkışı olduğu kadar nefsin istedikleri de Hakk'ın istekleridir. Alemdeki her şey isteyiş ve yönelişin neticesidir. Öyleyse var olup da istenmemiş hiç bir şey olamaz çünkü nefsler suretinde fiillerini isteklerle açığa vuran Rabbleri o nefslerdeki isteyişiyle gerçekleştirmiştir bu fiilleri. Buna misal olarak bir katilin cinayet işlemesine neden olan sürece bakabiliriz. Allah'ın isimleri ikili yapıda kendisini çatışmalar halinde ortaya koyacaktır. Canlının üstünde işleyen Muhyi (hayat veren) ismini Muid(öldüren) ismi karşılayacaktır. Hakk'ın kendisini perdelediği mahallerde bu iki ismin önemi ve işlevi öldürme zevki olarak katilin ellerinde hayat bulduğunda katil hem Muhyi hem Muid'dir . Muid ismi katil ile hayata kavuşmuş böylece hayat ve cinayet bile bir ve aynı Zat'ın işleri oldukları sırrını açığa vurmuşlardır.
Bir Hadis'te bu durum "Falanca olmasaydı, falanca ölmezdi" demek şirktir diye anlatılmış.

Bir Şiirimde:

Polis, Hırsızsa kim kimi yakalar.
Kurbanın, katili emzirdiği aşkta

demiştim. Süreçlerin karşılıklı birbirini beslemesi her Esmanın bir anlamda diğeriyle beslendiğini hatta Fettah( Feth eden açan) tüm isimlerin sırrında olduğundan tüm isimlerin birbirlerine hakim gelmeye çalıştığını görmüyor musun? İstekler Esma-ül Hüsna'nın açığa çıkışından başkası değildir.

Öyleyse neden isteklerin ve nefsin özelliklerinin bazıları kınanmış, bazıları ise övülmüştür? Halbuki her şeyi isteyen ve hatta istekler suretinde açığa çıkan Allah'ın özellikleri değil midir?
Bu kınanma ve övülme bir şeyin sınırlılık ve ya gelişme içermesi ile değişir. Allah İsimlerin kapasiteleri birbirleri üzerindeki hakimiyetleri ölçüsünde kınanma ve ya övülme olarak işaret edilmiştir. Misal olarak beden sürekli kınanırken, şuur ve derin düşünme sürekli övülmüştür. Çünkü bedenin tabi olduğu dünya şartları kısıtlıyken, bilgi ve bilinçlenme sonsuza dek gelişim imkanı taşır. Bir süre sonra cehennem bile azap vermeyecek bir ortama dönüştüğü için Allah'ın Sabır ismi dıştan içe çekilecek ve Allah sabredenlerle beraberdir ayeti sadece cennet nimetlerine sebep olarak Zat'a çekilecektir. Ancak Rezzak ismi sabır ismi gibi kısıtlı olmadığından herşey varoluş ile rızıklanmaya devam edecektir. Bu nedenle kişiye sabır, direnç ve sonunda acı ızdırab veren Esmaların filleri geçiciliğinden dolayı kınanmış ve sonsuza dek faydaları sürecek Esmalar övülmüştür.

Peki neden Nefsi arındırmak ne  demektir.. Nefsin arınması ise Esmaların kuldaki  hareketliğidir. Kulun Esmaları tanıması için bir akıştır da denebilir. Kısıtlı fiileri olan Esmalardan kişinin daha kapsamlı Esmalara geçmesi Nefsin arınması yani şu ve ya bu fiiller benimdir perdesinin kalkıp tüm işleri yapanın Hakk olduğunun anlaşılmasıdır. Bu anlayışa geldiğinde kişide kısıtlı isimler de kalkar.

19:51 İstanbul 9.7.2013

Abdullah Mustafa Aydoğdu

6 Temmuz 2013 Cumartesi

1. Makale : Evrensel Bilinç,Bilinç, Melekler ve İsa'nın babasız doğumu meselesi.

Allah seni ve beni; kutsal anlayışla ve Evrensel Bilinçle, Ruh-ül Kudüs'le desteklesin.
Bir şeye( eşya, hayal ve ya düşünce) var diye bilmemiz için  dört  ihtiyaç vardır.
- Bir başlangıcı olmalıdır.
- Bilinç içermelidir.
- Kendi iç doğasına sahip bir işleyişi olmalıdır.
-Sonu olmalıdır.
      Bu dörtlü sistemin İslam'daki karşılığı İsrafil, Cebrail, Mikail ve Azrail'dir.

      Başlangıçsız bir şey hiç hissedilip idrak edilemeyecektir. Çünkü ister akılla ister hayalle isterse sezişle olsun bir şey sezilmeye başladığı andan itibaren artık o hissedildiği mahalde başlatılmış demektir. Sonu olmak zorundadır çünkü eğer sonu yoksa tüm hissedişe hatta nihayetinde algılayana galip gelip onu yok edip kendisine dahil etmesi gerekecektir ki bu sadece Allah'a, dışında ve ya içinde başka bir varlık olmayan, her şeyi kuşatan sonsuz her şeye galip kendi Zat'ına aittir. Kendi İç doğası ve işleyişi olmalıdır yoksa diğerleriyle ayırt edilemeyecektir ve devamlılığını sağlayamayacaktır. Zaten nesne kendi iç devamlılığını yitirdiğinde kendinden altta olan iç sistemlere dahil olur yani yok olur.
    Bunların hepsi tüm var olanların zemini için bilincin gerektiğini hatta ilk yaratılanın, Zat'tan ilk açığa çıkanın  "Bilinç" olduğunu göstermektedir. Çünkü tüm bunlar açıkça bir bilincin eseridir.  Rasulallah bu duruma "Her şeyden önce Ben'im Nurum yaratıldı" diye işaret etmiştir. Aynı durum için İsa "Ben, babam İbrahim'den önceyim" diyerek işaret etmiştir.
     Allah alemlerden gani olduğu için.( Alem kelimesi İlimle aynı kökten gelir, bilinebilir her şey alemdir) yani bilinemeyeceği için.   Ben bilinci, Allah'ın kendini bildiği ilk mahaldir ki her şey, Ben'in bilincinde doğar ve ölür. Benliğin farkındalığı bilincin işareti olduğu gibi Ben'in zemini dahi Bilinçtir yani Allah'ın mahlukudur. "Ben" kavramı dahi bilinç gibi bir melektir.  Ben'in Allah olduğunu düşünenler yanılmaktadır ama Allah'tan ayrı olduğunu zannedenler ise perdelidir. Allah'ın Zat'ı için  her tecellisi onun mülküdür yani Melik(mutlak sahibi ) odur ve Melek, Melik, Mülk kelimeleri aynı kökten türemiştir. Allah için her varlık zemini O'nun mülküdür. İster hayal ürünü olsun ister gerçek var olabileceği bir zemine ihtiyaç duyar. Her varlık içinde içerdiği sistemler için birer zemindir. O  tecellisi ile kayıtlanamayacağı için sonsuz olduğu için özelliklerini  mülkü olan meleklerle gösterir. Yani her şey ilk melek olan Ruh-ül Kudüs'ten, Evrensel Bilinçten başlar ve bu başlangıç kendini gösterebileceği bir zemine bir mekana ihtiyaç duyar ki bu Ben'dir. Yani Sen'sin.
Bu idrak düzeyinde yaşadığında tüm esmanın açığa çıkışı senin üzerindedir. Sen kendi evreninin yaratıcısın çünkü Allah alemlerden gani olduğu için yaratıcılığı Sen şeklinde açığa çıkıyor. "Bilincin kaynağı da benim ben olmasam bilinçte olmaz" dersen sana şunu hatırlatırım. Bir açıdan haklı görünüyorsun çünkü sen kendinden çıkamadın ve kendinle perdelendin bu nedenle her şeyi kendin zannediyorsun ama sen yoksun sadece Allah var. İşte bu nedenle Allah her şeyi birbirinin inşa edicisi kılmış birbirine boyun eğdirmiştir ki kimse tanrılık iddiasında bulunamasın. Sen her şeyin zemini olduğun gibi her şey de senin parçalarındır. Bütün parçalara mahkumdur ve parçalar anlamını işlevini bütünde bulur bu yüzden sen tüm meleklerin kendisini keşfettiği ve öğrendiği öğretmenisin. Öğrencilerinden memnun değilsen ve onlara söz geçiremiyorsan kendini sorgula.

İsa'nın babasız doğumu, her şeyin kendisi ile açığa çıktığı Evrensel Bilincin dolaysız etkisinin sergilenmesidir. Allah aleme, sistemlere, kendi var ettiği düzene mahkum olmadığını göstermek için İsa'yı babasız yaratmıştır. Yoksa her şey birbirine sürekli kurallarla bağlı bir otomasyondan ibaret olurdu ki buna bilinç denmez sadece robot denir. Meryem'in beyni yaptığı ibadetler ve riyazatlarla öyle bir saflığa erişti ki nihayetinde Ruh-ül Kudüs yani tüm sistemlerden arı şuur için bir açığa çıkış zemini haline geldi. Bu planlanmış bir şey olsa da ilkel boyutların zamana, sebebe ve sonuca bağlı sistemine değil belli ki onları da programlayan Evrensel Bilincin zamansız, mekansız ve sınırsız ilmine dünyadan ve dünyevi sistemlerden bir çıkış kapısı olarak planlanmıştır. Denebilir ki şuur Meryem safiyetine ulaştığında orada İsa yani Evrensel Bilinç doğar. Evrensel Bilinç sürekli Allah'ın hikmeti olarak varlıkları doğurdu için bir nevi Meryem'dir. Aslında Meryem Ruh-ül Kudüs'le karşılaştığında kendisinden başka bir şeyle karşılaşmadı. Kendi öz kuvvesi olan Evrensel Bilinci kendi beyninde  yani hayalinde gördü ve Meryem tıpkı erkek balık bulamadığında kendi kendini dölleyen dişi balık türleri gibi kendini Evrensel Bilinçle dölledi.  Evrensel Bilincin dünyadaki misali erkek olduğu İçin onu Erkek suretinde gördü ve gördüğü suret ile Meryem'in hizmetinde olan kuantum boyutu ve dnaları gene erkek suretinde yani İsa olarak programladı. Bu nedenle Kuran'da İsa Meryem'in oğlu diye anılır. Allah bize bu hakikati anlayıp yaşamayı nasip etsin çünkü Rasulallah'ın vaadi Haktır. " Bana ve İsa'ya iman eden en büyük günahkar da olsa cehenneme girmez" denmiştir ki iman edilesi nokta Evrensel Bilinç ile Cebrail ile temas etmenin sırrını taşır.

Abdullah Mustafa Aydoğdu
14:40 6 Temmuz 2013 - İstanbul